YETİNMEK VE YETEBİLMENİN HAFİFLİĞİ

YETİNMEK VE YETEBİLMENİN HAFİFLİĞİ

Kendi kendine yetinmek, birilerine yetebilmek, insanoğluna hafiflik, rahatlık, güven, sağlıklı bir ortam sağlar. Arada sırada da olsa, yaşamımızda yetinmek ve yetebilmek kapsamında yapabileceklerimizi gözden geçirmek aklımıza gelir mi?

Kendi yaşamıma bakıp da bu soruya cevap verecek olursam, bunu yapabilmek için bir neden olmalı, şeklinde bir cevap olur. Çünkü, sorun yaşamadığımız sürece hiçbirimiz, durup da bunları düşünecek kadar zaman harcamayız. Şu an düşünmeye ne dersiniz? Bence yetinmek, hem kolay hem de oldukça zor bir yetidir. Yetebilmekse, tamamen karşımızdakilerin bakış açılarına bağlı olarak değişir ve gelişir. Dönemin bizlere getirmiş olduğu olumsuzluklar içerisinde yetinememek duygusu, her şeye, herkese karşı duyulan hırslarımız göz ardı edilemez. Onlarla yaşamaya o kadar alışmışız ki önceki beni unutmuşuz. Derinliklerimizde bildiklerimizle birlikte birtakım hırslarımızın olduğunu kendi mekanizmamız bize hissettiriyor zaten. Önemli olan, bu negatifliklerin dönemsel yaşanılmasını tutturabilmek, bunları rutin hale getirmemek, elimizdekilerin değerini bilmek, hırsı bir yana bırakarak elde avuçta ne varsa, bunları kademeli bir şekilde artırabilmek. Bunları yapmak ve yetebildiğimiz kadar da çevremizdekileri mutlu kılmak, bizleri insan yapan taraflarımız.

Maddesel Yetebilmek ve Yetinebilmek

Evimizde salonumuzdaki mobilyamız, mutfağımızdaki yiyecek ve içeceğimiz, bahçemizdeki meyve ağaçlarımız, sabır göstererek her sene ektiğimiz sebzelerimiz, bize ne ölçüde yetiyor? Şimdilerde, azla yetinmekten hoşlanan bir toplum olamadığımızı gözlemliyorum. Oysaki, anneannelerimiz, annelerimiz, azla yetinmeyi biliyorlardı. Eve misafir gelecek diye elindekini saklamayı bilen, böyle durumlarda gerekirse sofrasına daha az yiyecek, içecek, tatlı çıkaran insanlardı. Belki o dönemlerde yaşayan çocuklar, şimdilerde bizlerin anneleri ve babaları, annelerinin bu saklama ve dolaylı olarak yetinmeyi ahaliye öğretme davranışlarına bir anlam veremiyorlardı. Fakat, eminim ki yaşla ve şu an yaşanan bollukla birlikte bu iki dönemi karşılaştırma sonucunda olan biteni anlamışlardır. Bu dönemde, eve alınan yiyeceklerin, giyeceklerin, eşyaların fazlalığından, gereksizliğinden dolap bekliyor olmaları ne acı. Bu duruma kendimizi, yine kendimiz getirdik. Oysaki, saksıya ektiğimiz bir domatesin, biberin olgunlaşmasını beklemek, ondan tat almak; kilolarca domatese, bibere eşdeğer. Sebzemizi, meyvemizi ekip de ürün aldığımızda evimize yetebildiğimizi de anlıyoruz. Kendimizle birlikte çevremizdeki kişiler de bizimle gurur duyuyor. İşimizle ilgili de yetebilmek ve yetinebilmek o sektörde gelecekteki bizleri yaratıyor.

Manevi Boyutu

Bir çocuğumuz varsa, onunla yapabildiğimiz oranda vakit geçirmek, ona yetebilmektir. Bir çocukla yetinmek, fazlasını istememek ya da o anki şartlara kendimizi uydurmak… Ya da eşimizle saygı, sevgi çerçevesinde karşılıklı yetinebilmek ne kadar da önemli. Kız ya da erkek arkadaşımızla da öyle. Eşimizle olan paylaşımımızda yetinemiyorsak bile bunu dile getirip gereğini yapmak oldukça önem arz ediyor. Fakat, çare bulunacak yerde yetinememek ya da yetememek adına üçüncü şahıslar yaşamın içine getiriliyorsa; zamanla o kişiler arasındaki saygı ve sevgi ortamı bitiyor. Bu saygı ve sevgi ortamı, yerini vicdan azabına, nankörlüğe, çarpık ilişkilere bırakıyor. Böylece, varlık olarak kendimizi kaybedip yetinememek ya da yetememek yanında ne eşine ne de her nedense biricik gördüğümüz sevgilimize yetebiliyoruz. Kendimize karşı olan saygımızı da yitiriyoruz. Peki, arkadaşlıklarımızı normalde tutabiliyor muyuz? Bu konuda çeşitli cevaplar var illa ki. Cevaplarla birlikte gelen sorular da… Arkadaşlarımızla geçirdiğimiz vakit, paylaşılan duygu ve düşünceler bizlere yetebilmeli. Bu paylaşımlarda, onlara yetebilmek yaşanılması çok olağan ve güzel bir duygu. Aralarda da olsa yetinebilmek ve yetebilmek anlamında düşünebilmeli ve düşündürebilmeliyiz.

Banner Bottom

Hiç resim yok
?>