KIYAMETTEYİZ

KIYAMETTEYİZ

“Yarının bitiyor, hiç korkun yok mu? Yarının gidiyor, dur diyen yok mu?” Günümüzde her anlamda yaşamımız yavaş yavaş değişiyor. Bu değişim, yavaş gibi görünse de geneline baktığımızda aniden gerçekleşen oluşumlar var. Nerdeyse, olanı yerle bir edip gece gündüz çalışıp mantar gibi türeyen yapılar var. Bu yapılar; apartmanlar, iş yerleri, müstakil evler, dükkanlar… bizi bizden uzaklaştıran değişimler. “Nehirlerin zehir oldu, balinalar kıyıya vurdu. Kıyamet koptu, haberin yok mu?” Denizlerimiz, kirlenmiş ve kirlenmeye, kirletilmeye devam ediyor. Denizlerimizin yok olmasıyla birlikte orada yaşayan canlılar da ölüyor. Yaşanıyor, tüm bunlar. Biz fark etsek de fark etmesek de. Hatta denizlerimiz, kim/kimler olduğunu bilmediğimiz birilerine kısa ya da uzun süreliğine veriliyor. Denizlerimiz yoksa; biz nasıl yaşarız? Ada insanı olup da rahatça denizlerimize giremediğimiz bu durumları yaşamak, bize acı vermez mi? Topraklarımız, evlerimiz, günden güne satılırken biz neler hissediyoruz? Tüm bu yaşananlar, hep bize anlatılan kıyameti anlatmıyor mu? En azından bizim deneyimlediğimiz kıyametimiz.

Şarkılar Bizi Söyler

Şarkılarını, sesini çok sevdiğim ve kendisiyle gurur duyduğum sanatçımız Buray Hoşsöz ya da bilinen sahne adıyla Buray (15 Haziran 1984, Lefkoşa) doğumlu Kıbrıs Türkü pop şarkıcısı. Lise eğitimini Türk Maarif Kolejinde aldıktan sonra, eğitimine Doğu Akdeniz Üniversitesinde devam etmiştir. 2005 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi Müzik Bölümünden mezun olan Buray, 2007 yılında yüksek lisansını Glamorgan Üniversitesinde Müzik Prodüksiyonu ve Ses Mühendisliği üzerine tamamlamıştır.

Buray’ın Kıyamet Şarkısı

Kim tutar köklerimi?/Sarıp besler toprak gibi/Kim verir sana nefes?/Dalındaki yaprak gibi/Çöle döner yurdum/Ziyan olur yarınlarım/Hiç korkun yok mu?/Kim tutar köklerimi?/Sarıp besler toprak gibi/Kim verir sana nefes?/Dalındaki yaprak gibi/Çöle döner yurdum/Ziyan olur yarınlarım/Hiç korkun yok mu?/Hiç korkun yok mu?/Kuş sesiyle uyanırken kıyamet sirenleri/Çöp, atık, beton, her yerde karbon ayak izleri/8 milyar insan virüs gibi yer dünyayı/Dur diyen yok mu?/Dur diyen yok mu?/Sen uyurken buzdağından bir parça daha koptu/Ağaçların kömür oldu, kâğıt oldu, kibrit oldu/Nehirlerin zehir oldu, balinalar kıyıya vurdu/Kıyamet koptu, haberin yok mu?/Sen uyurken Kazdağı'nda bir maden daha kurdu/Gökyüzünde duman oldu, çamur oldu, delik oldu/Kan kustu, yağmur oldu, dev dalgalar kıyıya vurdu/Kıyamet koptu, haberin yok mu?/Yarının bitiyor, hiç korkun yok mu?/Yarının gidiyor, dur diyen yok mu?

Farklı Değişimler Gerçekleşiyor

Zamanımızda, değişim içerisinde olan sadece maddi kaynaklarımız, evlerimiz, topraklarımız ya da denizlerimiz, kıyılarımız değil. Duygularımız da bizler de değişim içerisine çoktandır girdik. Her şeyimiz değişirken, bizden giderken yarınlarımızı unuttuğumuz aklıma geliyor. Geçmişi bilinen; fakat yarınları olmayan bir milletin durumuna yalnızca, üzülmek yetmez. Bunun ifadesi olamaz. Konuşmamızı, bize ait seslenişlerimizi bile unutmaya başladık; unutturmaya başlandı. Nasıl oluyor bilmiyorum; ama oluyor işte. Kendimize öz sözcüklerimizi söylersek; düşeceğimiz utanç durumundan korkuyoruz. Davranışlarımızı bile kısıtlayıp duruyoruz. Oysaki, nerede o birbirimize eski seslenişlerimiz, sakinlik ve saflıkla bakışlarımız? Hepsi başkasına giden ve bize gelen maddiyatla, yeni kültürlerle birleşen karmakarışık zamanın içinde.

Banner Bottom

Hiç resim yok
?>