Öğrenmeye Dair: KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLANMA

Öğrenmeye Dair: KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLANMA

Yazar: Akademisyen, Ece Apan

Çok ilginç değil mi:  ‘Öğrenmede, hayvan ve insan davranışları benzer’ olarak  kabul edilir. Öğrenme, uyarıcı ile davranış arasında bağ kurma işi olarak görülür.  Davranış kuramında ‘insan zihnini doğuştan boştur ve her şey sonradan’ öğrenilir denir. Bazı genetik bilimciler ve psikologlar ise bireyin anne karnına düştüğü an dan itibaren her koşuldan etkilendiğini idda eder ve öğrenmelerin varoluşdan önce ailelerin kalıtımsal olarak etkilendikleri olumlu veya travmatik ve sorunlu olaylardan etkilendiği  gerçekleştiğini öne sürerler.
Bu yazımda Klasik ve Edimsel koşullamayı anlatacağım ve deneyleri ile kavramlarından bahsedeceğim.

Klasik Koşullanma

Klasik Koşullanma,  Rus fizyolog Pavlov'un bir öğrenen ile dış çevresi arasındaki karşılıklı ilişkileri deneysel yollarla araştırması ve bilimsel olarak sunması ile gündeme geldi.

Pavlov, öncelikle laboratuvarında barındırdığı köpekler üzerinde salgı bezlerini incelemiştir. Ardından bu köpekler üzerinde yaptığı deneyler sonucunda, köpeğin doğal uyaranları (örneğin yemeği) dışında zil veya lamba gibi ilgisiz uyaranlara da tepki verip, salgı salgılama durumunu inceledi. Normal koşullar altında bir köpek et gördüğü zaman salgı bezlerinin çalışması doğal bir durum olduğundan, bu tepkiye şartsız tepki (veya koşulsuz refleks) denir. Bir organizmanın doğal dengesini şartsız refleksler sağlar. Bu durumda et de şartsız uyarandır, çünkü köpekte herhangi bir şartlandırma yapılmadan önce de salya üretimine sebep olmaktadır.

Ancak hayvanlar, sadece doğal uyaranlarına tepki vermezler. Örneğin eğer köpeğe et verilirken, bir yandan da zil sesi sunulacak olursa (yani bir zil çalınacak olursa), birkaç denemeden sonra köpek, zil sesi ile almakta olduğu yiyecek arasında da bir ilişki kuracaktır. Buna bağlı olarak köpek, zil sesini duyduğu anda, henüz yemek verilmese bile istemsiz olarak salya salgılamaya başlayacaktır. İşte bu durumda, "yemek yeme davranışı" ile normalde tamamen alakasız olan "zil sesi"ne bağlı olarak salgıların aktifleşmesine şartlı tepki (veya koşullu refleks) denir.

Klasik Koşullanma Kavramları

Klasik koşullanma, öğrenme sürecini açıklamak için birkaç farklı kavramı kullanır. Aşağıdaki kavramları bilmek, Pavlov'un deneyini ve klasik koşullanma teorisini tam olarak anlamanıza yardımcı olacaktır.

Nötr Uyarıcı (İng: "Neutral Stimulus" veya kısaca "NS"): Başlangıçta kendi başına herhangi bir tepkiyi tetiklemeyen uyarandır. Pavlov’un deneyinde bu, zil sesidir.

Koşulsuz Uyarıcı (İng: "Unconditioned stimulus" veya kısaca "US"): Otomatik olarak bir tepkiye sebep olan doğal bir uyarıcıdır. Pavlov’un deneyinde bu, köpeğe verilen ettir.

Koşulsuz Tepki (İng: "Unconditioned response" veya kısaca "UR"): Koşulsuz bir uyaran tarafından tetiklendiğinde ortaya çıkan kasıtsız tepkidir. Bu tepki otomatik, yani doğal bir tepkidir. Pavlov’un deneyinde et verildiğinde köpeğin salya miktarının artması buna örnektir.

Koşullu Uyarıcı ("Conditioned stimulus" veya kısaca "CS"): Bir zamanlar nötr olan ancak koşulsuz uyarıcı ile eşleştirildikten sonra bir tepkiye sebep olan uyarıcıdır. Pavlov’un deneyinde et ile eşleştirilen zil sesi buna örnektir.

Koşullu Tepki (İng: "Conditioned response" veya kısaca "CR"): Koşullu uyarıcıya verilen öğrenilmiş tepkidir. Pavlov'un deneyinde köpeğin zil sesini duyduğunda salya üretmesi koşullu tepkiye örnektir.

Köpekler üzerinde yapmış olduğu deneyler sonunda, koşullu refleksin, hayvanlarda ve insanlarda çevrelerine karşı tepki biçimlerinin mekanizmasına dair bir ipucu olduğunu  ve onların uyaranlara nesnel bir şekilde tepki verdiğini yayınladı. Bu hayvan deneylerinde uyarı verilerek davranışlar incelenmektedir. Hayvanların verdiği tepkiler bir uyaran sonucu ortaya çıkmaktadır ve uyaranın tekrar verilmesi ile benzer sonuçlar elde edilmektedir. Uyaranlar geliştirilerek deneyde kullanılmış ve iki tür uyarıcı farkedilmiştir. Birincisi hep aynı tepki ile cevaplanan koşulsuz uyarıcı, diğeri de bu koşulsuz uyarıcı ile eşleştirildiğinde koşullu tepki uyandıran ve öğrenilmiş uyaran olarak isimlendirilen koşullu uyaran.

eces 2
Görülebileceği gibi klasik koşullanma, hayvan davranışlarının en temel parçalarından biri olarak karşımıza çıkmakta ve gündelik yaşamda da yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin yukarıda yer vermediğimiz bariz bir diğer örnek, evcil köpeklere çeşitli komutların öğretilmesidir. Köpeğin komutu doğru bir şekilde yerine getirmesi sonrasında verilen ödül, köpeğin sözlü veya görsel komutla sonucunda belli bir davranışı sergilemesinin ödül ile ilişkilenmesini sağlar. Bir süre sonra, ortada ödül kalmasa bile köpek bu komutlara uymaya devam eder.

Öğretmenler de öğrencilerin kaygı veya korkularının üstesinden gelmelerine yardımcı olmak ve olumlu bir sınıf ortamı yaratmak için klasik koşullamayı uygulayabilirler. Bir grubun önünde performans sergilemek gibi öğrencilerde kaygı uyandırabilen bir durumu, eğlenceli ve hoş bir hâle getirerek, öğrencilerin "sahne performansı" ile daha pozitif duyguları eşleştirmesi sağlanabilir. Bu sayede çocuklar, endişeli ve gergin hissetmek yerine daha rahat ve sakin kalmayı öğreneceklerdir.

Edimsel Koşullanma

Edimsel koşullanma ilk olarak daha çok "B. F. Skinner" olarak bilinen Burrhus Frederic Skinner tarafından tanımlanmıştır. Bu yüzden edimsel koşullanma Skinner koşullandırması olarak da bilinir. Klasik koşullanma yoluyla öğrenmeyi sağlamak için, yapılan bir davranışa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir.

Edimsel koşullanma odası olarak da bilinen Skinner Kutusu (İng: "Skinner Box"), bir deneğin öğrenme süreçlerini gözlemlemek için tasarlanmış bir kutudur. Bu deneyde Skinner, bir fareyi basit bir düzenek ile kurulan kutuya koymuştur. Fare her manivelaya bastığında ona ödül olarak yiyecek verilir. Ayrıca farenin bastığı bu manivela, kutuda geçirilen süre içerisinde manivelaya basma sayısını ölçen bir cihaza bağlıdır. Deneyin ilerleyen aşamalarında yiyecek almak için farenin manivelaya basma sayısında bir artış gözlemlenir. Başlangıçta fare bu ödülü almak için rastlantısal olarak manivelaya basmış olsa bile birçok tekrardan sonra bu davranışı artık öğrenmiştir. Farenin, deneyin başında istenen davranışı sergiledikten sonra ödüllendirilmesi bu davranışı pekiştirmiştir.

eces 1

Oysa insan davranışlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. İnsanlar çevrelerinde bulunan çeşitli nesnelerle etkileşim kurarak farklı davranışlarda bulunurlar. Deneysel ortamlarda Klasik Koşullanma teorisi çok güçlü iken hayatın akışı içinde yani sosyal yaşam içinde olan ve cok değişik uyaranlarla karşılaşıldığı benzer durumlarda bu kuramın genişletilmesi gerekir. Bu düşünceden hareketle Skinner Edimsel Koşullanma teoremini geliştirmiştir. Buna göre Edimsel Koşullanma, interaksiyon içinde bir öğrenmedir.  Edimsel koşullanma organizmanın davranışı sonunda ödüllendirilmesi ya da cezalandırılması ve bunun sonucu olarak istendik bir davranışı tekrarlaması olarak açıklanabilir. Edimsel koşullanma ile Skinner öğretme-öğrenmeye ilişkin önemli bir kavram olan pekiştirmenin önemi üzerinde durmuştur. Pekiştirme, edimsel koşullanmada istenen davranışın ortaya çıkma olasılığını artıran her uyarıcı olarak tanımlanmıştır.

Klasik ve Edimsel Koşullanma Arasındaki Farklar

1-Araştırıcılara göre tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeşit davranış vardır. Tepkisel davranışa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, edimsel davranışa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir.

Tepkisel davranış, bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulur.  Pavlow deneyinde olduğu gibi etin salya meydana getirmesi tepkisel bir davranıştır. Aynı şekilde tüm refleksler tepkisel davranışa bir örnektir Karanlıkta göz bebeğinin büyümesi bir tepkisel davranıştır. Bu tepkisel davranışlar Klasik Koşullanmalara örnektir. Oysa Edimsel davranışlar bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulmaz; organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir.

2-Skinner in hayvan deneylerinde olduğu gibi aç hayvanların bir manivelaya basarak yemek alabileceğini öğrenmesi Edimsel Koşullanmayı açıklar. Yani burada uyaran tepkiden sonra gelmektedir.  Kısaca Klasik koşullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (Uyarıcı-Tepki)

Edimsel davranışta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir.(Tepki-Uyarıcı)

3- Edimsel koşullanmada, Skinner’e göre bir davranışın sonucu, organizma için hoşa giden, olumlu bir durum yaratıyorsa, o davranışın tekrar ortaya çıkma olasılığı artar. Davranışın arkasından olumlu uyarıcı verilerek yapılan koşullanma şeklidir.  Bu tür koşullamada, davranışı izleyen ve organizma üzerinde hoşa gidici bir etki yaratarak, davranışın yani tepkinin ortaya çıkma olasılığını artıran uyarıcılara pekiştireç denir. Diğer bir deyişle pekiştirilen davranış öğrenilir. Yani olumlu geribildirimler, ödüller tepkinin olasılığını arttırırken bunun tersi durumlarda tepkinin ortadan kaldırılmasına neden olur. Klasik Koşullanmadan önemli bir farkı da pekiştiricilerdir.

4-  Sosyal hayatta karşılaştığımız birçok öğrenme durumları sadece klasik koşullanma teorileriyle açıklanamaz. Öğretme - öğrenme ortamında öğreten ya da uyarı veren değil, öğrenen yani tepki veren etkin olmalı, yaparak yaşayarak öğrenmelidir. Bu Klasik Koşullanmayı Edimsel Koşullanmadan ayıran önemli bir ilkedir.

KAYNAKLAR

1-https://www.nobelprize.org/prizes/medicine/1904/pavlov/biographical/

2- Aydın, C. H. (2000). Ögrenme ve ögretme kuramlarının egitim iletişimine katkısı . Kurgu , 17 (1) , 176-190 .

3- Aydın H.; Ögrenme ve ögretme kuramlarının eğitim İletişimine katkısı, Kurgu Dergisi S: 17,183-197,2000

4-https://evrimagaci.org/klasik-kosullanma-nedir-pavlovun-kopek-deneyleri-psikolojiyi-nasil-degistirdi-7423

5-https://evrimagaci.org/skinner-kutusu-edimsel-kosullanma-nedir-klasik-kosullanma-ile-arasindaki-fark-nedir-13036

Banner Bottom

Hiç resim yok
?>