Bütün Ayrıntılarıyla Türkiye Fitness Şampiyonu Hazel Orac Röportajı

Bütün Ayrıntılarıyla Türkiye Fitness Şampiyonu Hazel Orac Röportajı

Kişisel antrenör, pilates ve yoga eğitmenliği yanında son iki yıldır Milli Vücut Geliştirme Sporcusu olarak hayatına devam eden Hazel Orac, kendine inanmanın insanların hayatlarını nasıl değiştirebileceğinin bir kanıtı. Hazel bugüne kadar bir çok başarıya imza attı: 2015 KKTC Fitness Şampiyonluğu, 2015 NAC Universe Almanya Miss Fitness ikinciliği, 2016 NAC World Miss Figure üçüncülüğü, 2016 NAC Balkan Şampiyonası Miss Figure üçüncülüğü. Son olarak bu turnuvalarda aldığı derecelere bir yenisini daha ekledi. 29 Mart’ta Antalya’da düzenlenen 2017 Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası Milli Takım seçmeleri Fitness Şampiyonluğuyla ülkemizi onurlandırdı. Hazel Orac kadınların isterlerse neleri başarabileceklerinin bir örneği. Bugüne kadar karşısına çıkan engelleri umursamayan, yüreği spor aşkıyla dolu böyle sporculara hayranlıkla bakmamak elde değil. Hırsı, azmi ve emeğiyle şampiyonluk zirvesine ulaşan Hazel Orac’ın başarısının tüm detaylarını öğrenmek için bir araya geldik.

hazel4


•D.Y: Öncelikle Türkiye Fitness Şampiyonluğuyla ülkemizi onurlandıran başarından dolayı seni kutlarım. İlk olarak bize biraz bu yarışmadan bahseder misin?
H.O: Çok teşekkür ederim. Bu şampiyona benim için çok özeldi çünkü Türkiye’de ilk kez bir yarışmaya katılıyorum. Ayrıca tüm Türkiye’den gelen sporcular arasından en iyilerinin seçilerek milli takımın oluşturulacağını bilmekte beni ekstra heyecanlandırıyordu. Her yerden gelen bir çok başarılı sporcu vardı. Aylarca bu şampiyona ile yatıp kalkan bir çok sporcu... Antalya’da yapılması da çok iyi oldu. 35-40 dakikalık uçak yolculuğu yaptık dolayısıyla çok fazla yorgun düşmemiş olduk. Ayrıca otel ve şampiyona için yapılan hazırlıklarda çok güzeldi. 

•D.Y: Yarışmada birinci olmayı bekliyor muydun, birinci olduğunda neler hissettin?
H.O: Yarışmada dereceye girmeyi her sporcu gibi ben de istiyordum ama daha çok müzik eşliğinde 90 saniyelik gösterimi eksiksiz bir şekilde yapmaya ve bikinili yapılan rutin dönüşlerde kendimi en iyi şekilde sunmaya odaklanmıştım. Bunları tam yaptığım taktirde başarının geleceğine inanıyordum. Sonuç olarak da öyle oldu. Şampiyon olduktan sonra inanılmaz bir mutluluk hissettim. Son günlerde üzerime çöken yorgunluk gitmiş tamamen rahat ve yüzümde hafif bir gülümseme ile kupama bakıp duruyordum.

•D.Y: Bir yarışçıyı şampiyonluğa taşıyan en önemli faktörler nelerdir sence?
H.O: Her sporcunun kendi kuralları ve kendine has özellikleri ve buna uygun bir yaşam şekli vardır. Bunları hedeflediği noktaya paralel bir şekilde düzenlediğinde ve eksiksiz bir şekilde limitlerini sonuna kadar zorladığında, yürekten inanarak devam ettiğinde başarının her şekilde geleceğine inanıyorum.

•D.Y: Peki bu zorlu maratona hazırlanma sürecinden bahsedecek olursak neler söylemek istersin? Nasıl bir diyet ve antrenman programı uyguladın?
H.O: Her sporcunun kendine has hazırlık süreci vardır. Bunlar gireceği kategori, cinsiyet, yaş, kişisel özellikler, besinlerin kişiye göre yarattığı olumlu veya olumsuz etkiler, uyguladığı antrenman şeklinin içeriği, sıklığı gibi basit görünen ama aslında tek bir hata bile kaldırmayan durumlardan oluşur. Bende yarışma yaklaştığı sürelerde beslenmemi en aza indirip antrenmanlarımı en etkili şekilde yapmaya çalışıyorum. Karbonhidrat seviyesinin normale oranla daha az, protein miktarının daha fazla olduğu bir diyet uyguluyorum.

hazel3

•D.Y: Bu sporu yaparken hayatında kısıtlamak zorunda kaldığın değişiklikler neler oldu? Bunlar arasında yapmayı en çok özlediğin şeyler neler?
H.O: Sosyal hayatın sıfıra indiği dönemler oluyor. Bu kısım genellikle yarışmanın yakın olduğu döneme denk gelmektedir. Bunun haricinde hazırlık sürecinde tek yaptığım antrenman yapmak, üyelerimi çalıştırmak, yemek yemek ve uyumak oluyor. Bir bayan olarak özel olarak kendime zaman ayırma durumlarım bile olmuyor. En çok özlediğim durum arkadaşlarımla ve ailemle bir şeyler yapmak çünkü gerçek anlamda en son ne zaman onlarla bir şeyler yaptığımı hatırlamıyorum ama şöylede bir durum var bu benim seçtiğim bir hayat ve olumlu yönleri olduğu gibi şampiyonluk, aldığım dereceler, unutulmaz güzel anılar ve hissedilen eşsiz duyguların saydığım olumsuz yönleri de olacaktır elbette. Şanslıyım ki çevremdeki insanlar, ailem ve arkadaşlarım bunları her zaman olumlu şekilde alıp beni her zaman desteklemiştir.

•D.Y: Yarışmalara hazırlanırken hiç pes etmeye yaklaştığın dönemler oldu mu?
H.O: Yarışmanın sonlarına doğru gücümün tamamen azaldığını hissettiğim ve olumsuz düşüncelerin ortaya çıktığı zamanlar oldu tabi ki. Böyle durumlarda kendimi toparlayıp ‘her şey güzel olacak, devam Hazel’ diyerek kendimi motive edip yoluma devam etmeye çalışıyorum.

•D.Y: Rekabet senin için ne ifade ediyor?
H.O: Rekabet, insanların kendini yenilemesini ve ilerlemesini sağlayan çok büyük bir etken bence. Benim için yarışmalarda iyi rakiplerin olabileceğini düşünmek her zaman sistemli bir şekilde çalışmalarıma devam etmem gerektiğini hatırlamamı sağlıyor. ‘Geçilmek istemiyorsan çalış Hazel’ diyorum :)

•D.Y: Peki bu sporda kadın olmanın avantajları ve dezavantajları neler? Kadınlara bu sporu neden tavsiye edersin?
H.O: Bayan olmak diğer ülkelerde bir dezavantaj değilken Türk toplumunda hala daha bu çağda bile dezavantaj olabiliyor. İnsanların bakış açıları, düşünceleri, olumsuz yönde eleştirileri oluyor tabi ama önemli olan onların ne söylediği değil sizin ne yapmak istediğiniz ve kendinizi nerde nasıl hayal ettiğiniz. İnsanlar belki bir çok alanda yapmak istediklerimize müdahale hakkına sahip olabiliyor ama hayallerimiz ve seçeceğimiz hedefler tamamen bize ait. Bu alanda da bayanların ne kadar başarılı olabileceğini şahsım adına ben aldığım derecelerle elimden geldiğince göstermeye çalıştım, bundan sonrada göstermeye devam edeceğim. Bu spor benim hayat tarzıma uygun ve kendimi en mutlu hissettiğim şeylerden oluşuyor. Sizde eğer benim gibi düşünüyorsanız hiç durmayın. Kimin ne söylediği değil sizin ne istediğiniz önemli bunu sakin unutmayın çünkü bu hayat sizin!

hazel1

•D.Y: Antrenmanların sırasında ihtiyacın olan gücü ve motivasyonu nelerden alıyorsun? Motivasyonunu yüksek tutmak için bir yöntemin bulunuyor mu?
H.O: Yeme içme uyuma gibi antrenman yapmayı da bir ihtiyaç olarak görmekteyim ama kişisel rahatsızlıklarıma, günlük iş tempoma, yarışma hazırlık durumuma göre yoğunluğu ve şiddeti değişiyor ama her ne olursa olsun kesinlikle elime ağırlığı aldığım zaman gözüme her şey çok daha güzel geliyor, pozitif bakmaya başlıyorum :)) Müzik dinlemeyi seviyorum ve motivasyonumu sağlamak için sevdiğim müzikler eşliğinde sevdiğim kulaklıklarımı alarak antrenmana başlıyorum.

•D.Y: Aynaya baktığında nasıl bir kadın görüyorsun?
H.O: Aynaya baktığım zaman değişen günlerden, olaylardan, şartlardan ve durumlardan hatta değişen dış görünüşümden farklı değişmeyen meslek aşkım, çabalarım, başarıya ulaşmak için harcadığım emekler ve değişmeyen kalbimi görüyorum.

hazel2

•D.Y: Spor salonlarına başlayanların ortak sorunu erken pes etme veya devam etmeme. Bu konuda önerilerin nedir?
H.O: Salona başlama kararı ve başlamak kişilere ait olsa da sonrasında doğru eğitmenlerle çalışmanın çok fazla önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni kişinin kendini daha özel hissetmesi, motivasyonunun düşük olduğu zamanlarda destek verecek birinin olması, kendi ihtiyaçlarına göre özel program hazırlanması ve buna benzer durumlar olumlu yönde etki yaparken; yalnız salona başlamak, uyguladığı antrenman sisteminin ve beslenme programının doğruluğundan emin olmamak, çevresindeki kişilerin söylediklerinden etkilenip kararsızlık yaşamak ve en önemlisi kendine inanmayı bırakmak olumsuz yönde etkiler yapıp bireylerin salona gitme durumunu bırakmalarına neden oluyor.

•D.Y: Peki diğer ülkelere kıyasla ülkemizdeki fitness algısı hakkında neler söyleyebilirsin? Sence biz en çok nerede eksik kalıyoruz? Örneğin yarışlara katılmak için sponsor bulmak kolay mı? Sen bu konuda ne gibi zorluklar yaşadın?
H.O: Diğer ülkelere göre maalesef bu konuda biz çok eksik ve gerideyiz. Yaptığımız alanı bilmeyen, haberdar olmayan çok fazla insan var. Bunun nedeni insanların algılarının tek bir yöne doğru olması. Yani ülkede öncelik futbol ve sonrada basketbol alanında yer alırsan bir yerlere ulaşabilirsin veya sporcu yerine konup destelenirsin mantığı var. Burada futbol veya basketbolu kötülemiyorum. Sadece direkt olarak oraya odaklanılmasını yanlış buluyorum. Benim yaptığım spor ve diğer bir çok spor dalının desteklenmesi gerektiğini ve spor dalları arasında ayrım yapılmaması gerektiğini savunuyorum. İlginin daha fazla olduğu yöne dönüp diğerlerine sırt çevirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Sponsorluklarda zorluk yaşanması da bu algıdan dolayı daha da sıkıntılı bir hale geliyor. İlk başlarda maddi anlamda bende çok zorlanmıştım ve yapamayacağımı, çıkan masraflara yetemeyeceğimi düşünmeye başlamıştım çünkü beslenme kısmı ciddi şekilde bütçe istiyor. Ayrıca yarışmada giydiğimiz bikinilerde baya masraflı. Çevremde bana yardım etmek isteyen bir çok güzel insan olmasaydı bu zorlu süreçleri atlatamazdım. Onların desteği ile daha iyi yerlere geldim. Şimdilerde yine yurt dışındaki insanlara baktığımda kıyas bile kaldıramayacak şekilde dengesizlik söz konusu ama yine de şükredip elimden geldiğince iyi hazırlanmaya çalışıyorum. Umarım zorluk çeken tüm sporcu arkadaşlarıma da bu şekilde destek çıkan kişiler olur.

•D.Y: Fitness ve vücut geliştirmeye karşı önyargıların varlığından bahsedecek olursak neler söylersin? Hiç sende kendi çevrende bu tip önyargılarla karşılaştın mı?
H.O: Bayanların bu sporu tercih etmeleri genellikle yanlış bulunuyor ya da bu sporcular garip yorumlara maruz kalabiliyor. Bence bayanlar bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da en az erkekler kadar başarılı olabilirler. Baktığımızda ben dahil bir çok KKTC’li bayan sporcunun bunu güzel bir şekilde gösterdiğini görebilirsiniz.

hazel5

•D.Y: Peki bu sporu yapan kadınların dişiliğinin azaldığını düşünenlere cevabın ne?
H.O: Dişiliğin azalması veya artması diye bir şey yok bence. Kişide zaten dişilik ön plandaysa seçtiği kategori ona göre oluyor. Daha az erkeksi bir yapısı varsa ona uygun kategoriye giriyor.

•D.Y: Spor dışındaki hayatından bahsedecek olursak vazgeçilmezlerim diye adlandırdığın şeyler neler?
H.O: Bence hiç bir şey yada hiç kimse vazgeçilmez değildir. Vazgeçilmezlerim diyemem ama hayatımdan eksik olmasını istemediğim şey köpeğim Baileys :)) onu çok seviyorum ve gerçek anlamda köpeklerle olan durumum onun hayatımıza girmesinden sonra çok değişti. Bunun dışında saçma gelebilir belki ama benim belirli bölgelerde özel alanım dediğim ve boş zamanım oldukça gittiğim yerler var. Ev veya karavan tarzı yerler değil, dışarda doğada kendimi iyi hissettiğim yerler var. Oralara gitmekte hayatımdan eksik olmasını istemediğim şeyler arasında.

hazel6

•D.Y: Bundan sonraki hedeflerin ve ilerisi için planların nedir? Seni nerelerde göreceğiz?
H.O: Uzun vadeli planlar yapmayı sevmiyorum çünkü hayatın bize neler sunacağı hiç belli olmuyor. Bulunduğum zaman şartlarına göre yolumu belirlemeyi seviyorum. Şu an için yarışmalarıma, işime ve sevdiğim insanlara zaman ayırarak hayatıma devam etmek istiyorum ama yine ağırlıklı olarak yarışmalarıma yönlenmeyi ve güzel başarılar almayı hedefliyorum.

•D.Y: Son olarak, okuyucularımızı motive etmek adına neler söylemek istersin?
H.O: Sporu sadece fiziksel görünümünüz için bir araç olarak görmeyin. Spor bizim hem ruhsal hem de bedensel anlamda sağlıklı olabilmemiz için şart! Daha kaliteli daha sağlıklı daha güzel ve daha uzun bir hayat için kendini kandırmayı bırak ve hemen spora başla. Zaman, mekan önemli değil, YETER Kİ BAŞLA!

Röportaj: Didem YILMAZ

Banner Bottom

Hiç resim yok
?>